6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, Kanun’un “Toplantı ve Karar Nisabı” başlıklı 418. maddesinde, genel kurulun, TTK’da veya esas sözleşmede, daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanabileceği ve bu nisabın toplantı süresince korunmasının şart olduğu

11. Hukuk Dairesi         2021/23 E.  ,  2022/2524 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01.10.2020 tarih ve 2019/547 E. – 2020/291 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin 03/09/2014 tarihinde olağan genel kurul toplatısı yaptığını, genel kurul çağrısının usulüne uygun olmadığını, müvekkiline yapılan tebligatın “aynı konutta yakınına/hizmetçisine” ibaresi işaretlenerek …’nun imzasına yapıldığını, …’nun müvekkilinin hizmetçisi ya da aynı konutta yaşadığı biri olmadığını, genel kurulda murakıplığa seçilen denetçinin davalı şirketin defterlerini tutan muhasebecinin yanında çalışan şahıs olduğunu, şirketin muhasebe işlerinde bizzat faaliyette bulunduğunu, denetçi seçiminin TTK’nın 440. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek 03/09/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurulun iptali ile genel kuruldaki kararların geçersizliğine ve tedbiren şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, yapılan genel kurul toplantı nisabında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda, TTK’nın 445. maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içinde iptal davası açabileceğinin hükme bağlandığı, TTK’nın 446/1-b maddesinde ise toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin iptal davası açabilecekleri hükmüne yer verildiği, davalı şirket ana sözleşmesinin “Toplantı Ve Karar Nisabı” başlıklı 20. maddesinde, genel kurul toplantılarında, toplantı ve karar nisabı için 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, Kanun’un “Toplantı ve Karar Nisabı” başlıklı 418. maddesinde, genel kurulun, TTK’da veya esas sözleşmede, daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanabileceği ve bu nisabın toplantı süresince korunmasının şart olduğu, kararların ise toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile alınabileceği hükmünün getirildiği, davalı şirketin sermayesinin toplam 50.000,00 TL itibari değere sahip paydan ibaret olduğu,dava konusu genel kurul toplantısına toplam 33.400,00 TL itibarı paya sahip hissedarların katıldığı, TTK’da öngörülen toplantı nisabının sağlandığı, kararların oybirliği ile alınarak karar nisabının da sağlandığı, iptali talep edilen olağan genel kurul toplantısının 03/09/2014 tarihli olduğu, davanın açıldığı 18/12/2014 tarihi itibariyle TTK’nın 445. maddesinde öngörülen 3 aylık dava açma süresinin dolduğu, davacının davalı şirketin temsil edilmediği iddiası ile şirkete tedbiren kayyum atanmasını da talep ettiği ancak sermaye şirketlerine yönetim kayyumu atanabilmesi şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle davacının şirkete tedbiren kayyum atanması talebinin ve süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

1- Dava, genel kurul kararıyla şirkete denetçi seçilmesine dair anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
2- Mahkemece, davacının genel kurul kararının iptali davasını üç aylık yasal süre içerisinde açmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
3- Anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davasının, pay sahiplerine usulüne uygun tebligat yapılsın veya yapılmasın, toplantı tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde açılması gerektiği, kendilerine usulüne uygun toplantı tarihi tebliğ edilmeyen pay sahiplerinin ise toplantıda muhalif oy kullanma ve muhalefet gerekçesini tutanağa geçirme şartı olmaksızın bu süre içerisinde dava açabilecekleri konusunda Daire üyeleri arasında bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Keza, yokluk ve butlan sebeplerinin varlığı halinde ise, hukuki yararı olmak koşuluyla, belirli bir süreye bağlı olmaksızın genel kurul toplantısında alınan kararların iptalinin talep edilebileceği hususunda da bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
4- Anonim şirket genel kurul kararlarının butlan sebepleri konusunda 6102 sayılı TTK’nın 447. Maddesinde “a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan” kararların butlanının talep edilebileceği düzenlenmiştir.
5- 6762 sayılı eTTK’da anonim şirketlerin organları; idare meclisi (yönetim kurulu), murakıplar (denetim kurulu) ve umumi heyet (genel kurul) olarak sayılmış iken, 6102 sayılı TTK’da denetim kurulu anonim şirketin organı olmaktan çıkartılmış ve anonim şirket organları yönetim kurulu ile genel kurul olarak düzenlenmiştir. Yeni düzenlemede, anonim şirketlerin kendi yönetim organının oluşturduğu iç denetim yanında, yönetim organını denetleyen bağımsız bir dış denetim, diğer bir anlatımla organ vasfı olmayan bir denetim mekanizması öngörmüş ve gerek kanunun genel gerekçesinde, gerekse TTK’nın 397 vd. maddelerinin gerekçesinde bağımsız denetimin esaslarına özel bir önem ve anlam verilmiştir. Diğer bir anlatımla, bir anonim şirkette, kanunun öngördüğü organların dışında, 6762 sayılı eTTK’da olduğu gibi bir denetim organı veya başka bir organ oluşturulması mümkün değildir. Bu husus anonim şirketlerin temel yapısına ilişkin bir husus olup, şirket genel kurulunda aksine karar alınması TTK’nın 447/1-c maddesi uyarınca açık bir butlan sebebi teşkil edeceği konusunda Daire heyeti üyeleri arasında bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
6- Anonim şirketlerde bağımsız denetimin ne surette sağlanacağı ise TTK’nın 397 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın yasalaştığı ilk halinde, tüm anonim şirketler için öngörülen zorunlu bağımsız denetim esasları, yasa henüz yürürlüğe girmeden önce 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı K. ile kısmen değiştirilmiş ve 398.maddedeki denetleme mekanizmasının tüm şirketler yönünden değil, 397/4 maddesi uyarınca, kapsamı Cumhurbaşkanınca (daha önce BK tarafından) belirlenecek şirketler yönünden uygulanacağı kabul edilmiştir. Bu şirketler, niteliklerine, işçi sayılarına ve sermaye büyüklüklerine göre göre son olarak 26.03.2018 tarih ve 2018/11597 sayılı BKK ile belirlenmiştir (bkz. https://turmob.org.tr/).
7- Kanun’a 28.03.2013 tarih ve 6455 sayılı K. ile eklenen 397/5. Maddesi uyarınca, 4. Fıkra kapsamı dışında kalan diğer şirketlerin denetimine ilişkin usul ve esasları ile denetim yapacak denetçilerin niteliklerine, uyacakları etik ilkelere, görev ve yetkilerine, seçilmelerine, görevden alınmalarına veya ayrılmalarına; denetimin ve denetim raporlarının içeriğine ve raporun genel kurula sunulmasına ilişkin hususların Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği kabul edilmiş ise de bu Yönetmelik bu zamana kadar henüz çıkartılmamıştır. Mevcut durumda, kapsam dışında bulunan şirketlerin denetim ve denetçilere ilişkin esaslar henüz belirlenmemiş ve bu konuda Kanun (mevzuat) boşluğu bulunsa da, Kanun’un kapsam dışı şirketler yönünden bağımsız denetim anlayışından vazgeçtiği söylenemez. Esasen bu hususta da Daire heyet üyeleri arasında bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
8- Keza kapsam dışı şirketlerin genel kurul kararıyla kendilerine haricen dış denetçi atayabilecekleri konusunda da bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
9- Daire çoğunluğu, somut olayda kapsam dışı davalı Martar A.Ş.’nin sadece şirkete denetçi seçtiği ve bu denetçinin seçimine ve niteliklerine ilişkin hususların ancak TTK’nın 445 ve 446. Maddeleri uyarınca üç aylık yasal süre içerisinde açılacak iptal davasına konu olacağını kabul etmektedir. Oysa, dosyada bulunan davalı şirketin genel kurul toplantısının duyurulmasına ilişkin ilanda “Denetim Kurulu üyelerinin seçimi” gündem maddesinin yer alması ve genel kurul toplantı tutanağının 8. Maddesinde “… Denetim kurulu üye seçimine geçildi. … Murakıplığa … seçildi”, 9. Maddesinde ise “… Denetim kurulu üyelerine ücret ödenmemesine oybirliğiyle karar verildi” ifadelerinden, davalı şirketin, 6102 sayılı TTK ile kaldırıldığı halde “ORGAN” olarak murakıp seçtiği ve böylelikle, anonim şirketler için artık Kanun’da olmayan bir organ oluşturulduğundan bu kararın anonim şirketlerin temel yapısını bozan ve “butlan” ile batıl olan bir karar olduğu ve dava açmanın belirli bir süreye tabi olmadığı kararın bu nedenle bozulması gerektiği düşüncesindeyiz. Dairemizin her ikisi de oybirliğiyle alınan, 28.09.2020 tarih ve 2019/1802 E. – 2020/3601 K. sayılı kararı ile bu kararın karar düzeltme isteminin reddine dair 09.03.2022 T. ve 2021/418 E. – 2022/1674 sayılı kararı da tamamen bu doğrultudadır. Bu nedenle, yapılan seçimi şirkete organ oluşturulması değil de basit bir denetçi seçimi olarak görün Daire çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
10- Öte yandan, her ne kadar kapsam dışı şirketler yönünden TTK’nın 398 vd. maddeleri doğrudan uygulanacak kurallar değil ise de, mevcut kanun (mevzuat) boşluğunda, denetçilerin “bağımsız” nitelikte olması yeni dönemde yapılacak şirket dış denetiminde aranan zorunlu bir unsur olduğunu, mevzuattaki boşluğun Cumhurbaşkanlığınca doldurulmasına kadar kapsam içi şirketler için geçerli denetim esaslarının, kapsam dışı şirketler yönünden de uygulanması ve TMK’nın 1/2. Maddesi uyarınca mevcut boşluğun bu şekilde doldurulması gerektiğini düşünmekteyiz. Yukarıda zikredilen bu husus Dairemizin oybirliği ile alınan kararında da bu şekilde zikredilmiştir.
Somut olayda, davalı şirketin murakıbı olarak seçilen şahsın, şirket muhasebecisinin yanında çalışan bir kişi olması hasebiyle, yapılan seçimin TTK’nın 400/1-e-f-g. Maddesinde aranan “e) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunmuşsa, f) Denetlenecek şirketin defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanuni temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise, g) (a) ila (f) bentlerinde yer alan şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,” temel kurala ve anonim şirketlerin temel yapısına aykırı ve nedenle de mutlak butlanla batıl olduğu, dava açmanın süreye tabi olmadığını düşündüğümüzden Daire çoğunluğunun konuyu iptal davası olarak gören aksi yöndeki görüşüne katılmıyoruz.

Share

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: