Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir.

2. Ceza Dairesi         2021/628 E.  ,  2021/16282 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I- Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK.nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur.
Somut olayda, sanığın şüpheli hareketleri üzerine kimlik kontrolünün yapıldığı esnada kendisini kardeşi olan Vedat Cuman adıyla tanıttığı, elindeki telefonun kime ait olduğu ve faturasının bulunup bulmadığının sorulması üzerinde kaçmaya başladığı ve takip sonucu yakalandığında da telefonu içerisinde bulunduğu bir çantayla birlikte camları açık bir araba içerisinden çaldığını ve ibraz ettiği kimliğin de kardeşine ait olduğunu söylemesi üzerine hırsızlık suçu yönünden işlemlerin sanığın kendi kimliği üzerinden yapıldığının anlaşılması karşısında, mağdur adına hiç bir belge düzenlenmediği, böylelikle eylemin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesine uyduğu ve idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Yasa’nın 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmakla o yer Cumhuriyet savcısı ile sanığın temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmekle hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince

uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK.nın 322. ve Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan Kabahatler Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
II- Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemine uyan TCK’nın 141/1. maddesinde düzenlenen suçun uzlaşma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2- Kabule göre de;
Dosya kapsamına göre, sanığın şüphe üzerine durdurulup elindeki telefonun sorulması üzerine kaçtığı, kovalamaca sonucunda yakalandığında da elindeki telefonu içerisinde bulunduğu bir çantayla birlikte camları açık bir arabadan çaldığını söyleyip çantayı attığı yeri de göstererek müştekiye ait çalınan eşyaların tam ve sağlam olarak iadesini sağladığının anlaşılması karşısında; hırsızlık suçu yönünden sanığın cezasından TCK’nın 168/1. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 07/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Share

Bir yorum ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: