Davacı kocanın, ortak konuta eşinden gizli dinleme cihazı yerleştirerek eşinin güvenini sarstığı ve bu eylemi nedeniyle boşanmada kusurludur.

2. Hukuk Dairesi         2010/16117 E.  ,  2011/16745 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Ümraniye 1. Aile Mahkemesi
TARİHİ :6.5.2010
NUMARASI :Esas no:2007/373 Karar no:2010/416

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tazminatlar ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle iştirak nafakası konusunda infaz edilecek hükmün gerekçeli karardaki hüküm olduğunun anlaşılmasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Toplanan delillerden; mahkemenin davacı kocaya kusur olarak yüklediği kocanın eşine fiziksel şiddet uygulaması olayından sonra, tarafların barışıp birlikte yaşamaya başladıkları; böylece, fiziksel şiddet boşanma nedeni olmaktan çıkmışsa da; davalı kadının açtığı bağımsız tedbir nafakası dosyasında da belirlendiği üzere; bu barışmadan sonra, davacı kocanın, ortak konuta eşinden gizli dinleme cihazı yerleştirerek eşinin güvenini sarstığı ailesinin evliliğe müdahalesine tepkisiz kaldığı anlaşılmaktadır. Davalı kadının ise, barışma olayından sonra gerçekleşmiş bir kusurlu davranışı kanıtlanamamıştır. Bu durumda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, kusurun tamamen davacı koca da olduğunun kabulü gerekir. Davalı kadının az bile olsa, kusuru kanıtlanamamış ve davanın reddi gerekirken; boşanma kararı verilmesi hatalı ise de; bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir. Ancak, boşanma hükmünün temyiz edilmemiş olması; hükmün gerekçesindeki kusur belirlemesini ve buna bağlı olarak hükmedilmiş boşanmanın fer’i nitelikteki nafaka ve tazminat taleplerine yönelik hükümlerin temyizini engellemez. Kamu düzenini ilgilendirmediği sürece; hükmün bağlantılı ancak birbirinden ayrılabilen bölümleri bağımsız olarak temyiz edilebilir ve temyiz edilmeyen bölüm, temyiz edilen bölümün temyiz sonucundan etkilenmez.
Salt boşanma hükmünün gerekçeyle sıkı sıkıya bağlılığından söz edilemez. Boşanma hükmünün kamu düzeniyle ilgisi de bulunmamaktadır. Gerekçenin (bu arada kusurun) temyiz edilmesi, kendiliğinden boşanma hükmünün de temyiz edilmiş olmasını gerektirmez. Zaten, bu nedenle Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde boşanmada kusur ilkesine açıkça yer verilmemiş; kusur ilkesinden önemli ölçüde uzaklaşılmıştır. Kusur boşanmada Türk Medeni Kanununun 166. maddesindeki “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” olgusu içinde örtülü olarak, bir ölçüde varlığını korumaktadır. Oysa, yoksulluk nafakası (TMK.m.175) ile maddi ve manevi tazminat (TMK.m.174/1-2) talepleri bakımından kusurun belirlenmesi açıkça bir koşul olarak öngörülmüştür. Yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığının değerlendirilebilmesi için; diğer koşullar yanında kusur durum ve dağılımının belirlenmesi zorunludur. Bu nedenle yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatlara ilişkin hükmün kusurluluk hali ve dağılımına bağlı olarak temyiz edilmesi durumunda; boşanma hükmü temyiz edilmese bile, zorunlu olarak kusur belirlemesi de temyiz incelenmesine tabi tutulacaktır. bu açıklamalar gözetildiğinde yukarıda açıklandığı gibi; davacı koca tamamıyla kusurludur. Bu nedenle, mahkemenin tarafları eşit kusurlu kabul ederek, eşit kusur kabulüne bağlı olarak davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermiş olması isabetsiz (kuşkusuz, mahkeme tazminatlar için Türk Medeni Kanunun 174/1 ve 2. maddesindeki diğer koşulların da gerçekleşmiş olup olmadığını, ayrıca takdir edecektir.) olup; bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentlerde gösterilen nedenlerle kusur belirlemesi ve tazminatlara ilişkin bölümlerinin BOZULMASINA, iştirak nafakasına yönelik hükmün yukarıda 1. bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.10.2011 (Pzt.)

Share

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: