Davacının talep ettiği iznin verilmemesi sonrasında sarf ettiği “siz izin vermezseniz, ben başımın çaresine bakarım, bir yolunu bulurum” şeklindeki sözleri ile sonrasında istirahat raporu sunması ve memleketine gitmesi, davalı işverende raporun sıhhati hususunda kuşku oluşturması makul kabul edilmelidir. Davacının bu davranışı nedeniyle davacı ile davalı arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu ve buna dayalı feshin haklı olmamakla birlikte geçerli nedene dayandığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü hatalıdır.

9. Hukuk Dairesi         2018/2306 E.  , 2018/20864 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 17/04/2014-12/17/2016 tarihleri arasında müşteri hizmetleri elamanı olarak çalıştığını, iş akdinin işveren tarafından feshedildiğini, 12/07/2016 tarihli yazılı fesih bildiriminde davalı işveren fesih nedenini “müvekkilinin sık sık rapor alarak işe gelmemesine, huzursuzluk çıkarma, amirine saygısızlık etme, işyeri kurallarına aykırı davranma” gibi nedenlere dayandırdığını ancak bu gerekçelerin tümünün uydurma olduğunu, müvekkilinin Ramazan bayramı öncesi ısrarla yıllık izin kullanma talebinde bulunduğu ancak işveren tarafından sırf baskı olsun diye müvekkiline yıllık izin verilmediğini, bu arada bayram tatilinin öncesinde müvekkil daha önce geçirdiği burun ameliyatı nedeniyle rahatsızlanması nedeniyle 3 gün rapor aldığını, davalı işverenin ise müvekkilinin bu raporu kasten aldığını ve memleketine gittiğini düşünerek apar topar müvekkilini işten çıkarma yoluna gittiğini, oysa müvekkilinin ısrarla istediği yıllık iznin kendisine verilmemesi üzerine sustuğu, rapor döneminde de evinde dinlendiği ve memleketine de gitmediğini, diğer fesih nedenlerin ise hiçbirinin doğru olmadığını, müvekkilinin ne huzursuzluk çıkarması, ne amirine saygısızlığı ne de işyeri kurallarına aykırı davranmasının söz konusu olmadığını, sık sık istirahat almasının da tamamen geçirdiği burun ameliyatı ile ilgili olduğunu, dolayısı ile fesih için hiçbir haklı ya da geçerli neden bulunmadığını ileri sürerek, feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine ve yasal sonuçlara hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdinin 10/02/2016-02/07/2016 tarihleri arasındaki son 5 ay içerisinde sık sık almış olduğu toplamda 42 günlük sağlık raporları sebebiyle ve iş bu raporlu olduğu günlerde mazeretinin aksine mazeret izinlerini istirahat amacıyla kullanmadığı sosyal medya hesaplarından tespit edilmesi üzerine 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II maddesi uyarınca feshedildiğini, tüm yasal haklarının kendisine eksiksiz ödendiğini, davacının iş sözleşmesinin feshine konu son olayda, davacının bayram öncesi söz ve nişanı olduğu bu sebeple izin kullanmak istediğini belirttiği ancak müvekkili işyerinin bayram öncesi ve sonrasında işlerin yoğun olması nedeniyle izin verilmeyeceği belirtilmesi üzerine davacının 3 gün rapor aldığı ve davacı işçinin, raporlu olduğu dönemde istirahat etmediği ve memleketine gittiğinin sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşım ve yer bildirimlerinden sabit olduğunu, davacının aldığı raporların genel olarak 2-3 günlük olduğunu ve bunların işyerindeki planlamayı olumsuz etkilediğini, bu nedenlerle müvekkili tarafından yapılan feshin haklı nedenlere dayandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece Mahkemesince, davacının raporlu olduğu günlerin amacı dışında kullanıldığının sosyal medya hesabından anlaşıldığını iddia etmiş ise de, sunulan sosyal medya paylaşımlarının incelenmesinde davacının raporlu olduğu günlerdeki paylaşımının memleketinde, ailesinin yanında, havaalanında ya da lokantada bulunduğu anlara ilişkin olduğu görülmekle bu paylaşımların raporların amacı dışında kullanıldığına delalet etmeye yetmediği, davacının son istirahatine aldığı 29/06/2016 tarihinden önce izin istediği yöneticisine, izin talebi reddedilince rapor alacağını söylediği iddia edilmiş ise de bu iddia ile feshin haklı ya da geçerli nedene dayandığının davalı işveren tarafından ispatlanmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ç) İstinaf başvurusu:
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının kullanmış olduğu raporların çalışma düzenini ve iş ilişkisini etkileyecek sıklıkta ve ağırlıkta olmadığı, sunulan sosyal medya paylaşımlarının incelenmesinde davacının raporlu olduğu günlerdeki paylaşımını memleketinde, ailesinin yanında, havaalanında yada lokantada bulunduğu anlara ilişkin olduğu, bu paylaşımların raporun amacı dışında kullanıldığına, delalet etmeye yetmediği gibi, davacının son istirahatini aldığı 29/06/2016 tarihinden önce, izin istediği yöneticisine izin talebi reddedilince rapor alacağı söylendiği iddiasının da ispatlanamadığı gerekçeleriyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
E) Temyiz başvurusu:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
F) Gerekçe:
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
İşçinin eleştiri sınırları içinde kalan söz ve davranışları ise, işverene haklı fesih imkânı vermez (Yargıtay 9. HD. 1.12.2009 gün, 2008/11819 E, 2009/32509 K).
Somut uyuşmazlıkta, dosyadaki bilgi ve belgeler ile özelikle tanık Kadir’in beyanından, davacının Ramazan Bayramı öncesinde davalı işverenden 3 gün izin talep ettiği, davalı işverenin ise tatil olan Bayram öncesinde izin taleplerini karşılamadıklarını, bunun bir işyeri uygulaması olduğu şeklinde cevap verip, izin talebini geri çevirdiği, izin talebi kabul edilmeyen davacının ise “siz izin vermezseniz, ben başımın çaresine bakarım, bir yolunu bulurum” şeklinde karşılık verip, ertesi gün telefon açarak rapor aldığını bildirdiği ve Ramazan Bayramı tatili ile birleşecek şekilde davalı işyerine istirahat raporu gönderdiği, sonrasında ise memleketine gittiği anlaşılmaktadır.
Davacının talep ettiği iznin verilmemesi sonrasında sarf ettiği “siz izin vermezseniz, ben başımın çaresine bakarım, bir yolunu bulurum” şeklindeki sözleri ile sonrasında istirahat raporu sunması ve memleketine gitmesi, davalı işverende raporun sıhhati hususunda kuşku oluşturması makul kabul edilmelidir. Davacının bu davranışı nedeniyle davacı ile davalı arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu ve buna dayalı feshin haklı olmamakla birlikte geçerli nedene dayandığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca, Dairemizce hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
G) HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 317,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.180,00. TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, kesin olarak 19/11/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Share

Bir yorum ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: