Hiçbir borcu bulunmadığı halde, telefon faturası borcu olduğunun iddia edilmesi, müvekkilinin hattın kendisine ait olmadığına yönelik itirazına rağmen davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldıgı olayda hacizden vazgeçilmesi nedeniyle manevi tazminat gerektirmez.

4. Hukuk Dairesi         2020/48 E.  ,  2021/2593 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Av. … tarafından, davalı …Ş aleyhine 17.07.2013 gününde verilen dilekçe ile haksız icra takibi nedeniyle manevitazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 13.11.2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili; müvekkilinin hiçbir borcu bulunmadığı halde davalı şirket tarafından telefon faturası borcu olduğunun iddia edildiğini, müvekkilinin hattın kendisine ait olmadığına yönelik itirazına rağmen davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını belirterek 3.000,00 TL manevitazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; müvekkili şirketin başlattığı icra takibinin hukuki bir işlem olup davacının kişilik haklarını ihlal etmediğini, müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, talep edilen manevitazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre davalı şirketin, hata sonucu davacı hakkında takip başlattığı ancak hatanın anlaşılmasıyla hacizden vazgeçtiği, kasıtlı olarak davacı hakkında takip başlatıp haciz talep etmediği ve bu takibinde ısrarcı olmadığı, bu nedenlerle davacının kişilik haklarının ihlale uğramadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 10/1. maddesinde manevitazminat davalarında avukatlık ücretinin, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği, 3. fıkrasında ise bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücretinin, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre belirleneceği düzenlenmiştir.
Şu halde mahkemece, davacının manevitazminat istemi tümden reddedildiğine göre davalı yararına AAÜT’nin 10/3. maddesi gereği maktu 1.500,00 TL vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken davacı yararına 1.500,00 TL vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/son maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde yer alan “Davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesai dikkate alınarak avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 1.500,00 TL Avukatlık Ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,” ibarelerinin çıkarılmasına yerine “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/3. maddesi gereğince 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Share

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: