11. Hukuk Dairesi 2019/5145 E. , 2020/4970 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 31.01.2019 tarih ve 2016/168 E- 2019/27 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 04.11.2019 tarih ve 2019/839 E- 2019/1507 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 10.11.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, “İNCİ” ibareli tanınmış markaların müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının “ENVER KAPTAN İNCİ” markasını 35. sınıfta tescil ettirdiği halde ayakkabı, çanta, kemer gibi malların üzerinde ve etiketlerinde de kullandığını, oysa 25. sınıf tescilinin bulunmadığını, “İNCİ” ibaresini öne çıkarıp müvekkilinin markasını taklit ettiğini, ayakkabı kutularında ise “ENVER KAPTAN” ibaresine hiç yer vermediğini, tescilli halden farklı bu kullanımın iltibasa sebebiyet verdiğini ileri sürerek marka hakkına tecavüzün tespiti ile men’ini, 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesi uyarınca şimdilik 5.000.- TL maddi tazminat ile 50.000.- TL manevi tazminatın tecavüzün başladığı tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 07.11.2018 tarihli dilekçesinde HMK’nın 107. maddesi uyarınca maddi tazminat yönünden talebini 165.271,87 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davacıdan çok daha önce markayı kullanan müvekkilinin 23.01.1964 tarihinde Ayakkabıcılar Odasına işyeri unvanını “İNCİ KUNDURA” olarak, 15.02.1980 tarihinde Ticaret Siciline “İNCİ KUNDURA- ENVER KAPTAN” olarak kaydettirdiğini, böylece marka üzerinde gerçek hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunu, davacının bu hususları 15-20 yıldır bildiğini, 8-10 yıl önce ihtarname keşide ettiğini, bu süre zarfında bir hukuki girişimde bulunmadığını, sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluştuğunu, davalının 2008/18917 sayı ile 35. sınıf için marka tescilini sağladığını, tarafların kullanımlarının birbirlerine benzemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “ENVER KAPTAN İNCİ” markasında “İNCİ” kelimesini baskın hale getirdiği, ilk bakışta tüketicilerin bu kelimeyi algılamasını sağlayacak şekilde ön planda tutarak oluşturduğu fiili kullanımlarının, tanınmış bir marka olan “İNCİ” markası ile iltibas oluşturduğu, davalının markasını yalnızca 35. sınıfta tescil ettirdiğinden bu markayı üretimini yaptığı ayakkabılar üzerinde kullanamayacağı, davalının fiili kullanımlarının davacının tescili markasından doğan haklarına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı adına tescilli “İNCİ” markasının, ayakkabı, çanta ve deri ürünleri etiketlerinde, ayakkabı kutularında kullanmak suretiyle davalı tarafın, davacının marka haklarına karşı gerçekleştirdiği ihlalin tespiti ile men’ine, 10.000 TL manevi, 165.271,87 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava marka hakkına tecavüzün tespiti, men ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 1990’lı yıllardan bu yana “İnci” ibareli çok sayıda markaların sahibi olduğunu, markaları büyük bir emek ve çabayla ayakkabı, çanta ve kemer gibi deri emtiasında ve ayakkabı satış hizmetlerinde tanınmış hale getirdiğini, davalının ise “İnci” ibaresini ön plana çıkartarak markayı aynen taklit ederek ayakkabı emtiasında kullandığını ileri sürmüş, davalı vekili ise, müvekkilinin “İnci” ibaresini uzun yıllardan bu yana marka olarak kullandığını, işyerini 1964 yılında Ayakkabıcılar Odasına “İnci Kundura” olarak tescil ettirdiğini, 1980 yılında ise ticaret odasına “İnci Kundura – Enver Kaptan” olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin kullanımının davacının marka tescil tarihinden çok daha önce olduğunu ve gerçek hak sahipliğinin müvekkiline ait bulunduğunu, 2008/18917 sayılı başvuru ile de “İnci Kundura – Enver Kaptan” markasını 35. sınıfta tescil ettirdiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, davalının “İnci Kundura – Enver Kaptan” unsurlu markasındaki “İnci” ibaresini baskın hale getirerek ön planda kullandığını ve davalının fiili kullanımı nedeniyle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, ayrıca 35. sınıfta tescil ettirdiği markaları ayakkabı emtiası üzerinde kullanamayacağı gerekçesiyle davanın men ve ref talepleri ile maddi tazminat istemi yönünden kabulüne, manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ise davalının istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir.
Bir marka üzerinde gerçek hak sahibi olan kişilerin hakları belirli ölçülerde mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 8/3. maddesi ile korunmuştur. Bir markayı tescil ettirmeksizin ayırt edicilik kazandıracak ölçüde etkin, sürekli ve fiilen kullanan kişiler, bu kullanımı ileri sürerek, başkalarının sonradan aynı veya benzer ibareyi, kullanımın ait olduğu mal ve hizmetler yönünden marka olarak tescil ettirmelerine marka başvurusuna itiraz edebilecekleri gibi, marka tescil ettirilmiş olsa bile hak düşürücü süre içerisinde markanın hükümsüzlüğünü de talep edebilirler.
Gerçek hak sahipleri yasal süreler içerisinde sonraki tarihli marka başvurusuna itiraz etmemiş veya hükümsüzlük davası açmamış olsalar bile, markayı tescil ettiren kişiler, gerçek hak sahiplerinin önceye dayalı kullanımına karşı çıkamazlar. Dairemizin 2005/7175 E. – 2006/10558 sayılı “ALO BÖCEK” kararında da zikredildiği üzere, bir markanın tescilinden önceki dönemde bu markanın aynısı veya benzerinin bir başkasınca tescilli marka aynı sınıf mal veya hizmetlerde sürekli bir şekilde kullanımı halinde, sırf sonradan tescil olunan markaya dayanarak, önceden beri var olan kullanımların önlenmesi “kazanılmış haklar” ilkesine ve TMK’nın 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Keza Türkiye’nin de tarafı olduğu TRIPs (Trade Related Intellectual Property Rights – Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları) Sözleşmesinin 16. maddesinde, marka sahiplerinin tescilli haklarına dayanarak üçüncü kişilerin markaya konu işareti veya benzerini tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden kullanmalarını önleme yönünde üstün hakka sahip oldukları belirtilmiş, ancak tescile dayalı bu üstün hakların, başkalarının daha önceye dayalı haklarını etkilemeyeceğine vurgu yapılmıştır.
Somut olayda, davalı tarafın 1964 tarihli Ayakkabıcılar Odasına kayıtlı “inci kundura” ibareli ticari işletme adına ve 1980 tarihli “İnci Kundura Mağazası Enver Kaptan” ibareli ticaret sicili kaydına dayandığı, “inci kundura” ibaresini, marka tescili olmaksızın 35. sınıftaki hem perakendecilik ve mağazacılık hizmetlerinde hem de imal ederek satışa sundukları ayakkabı emtiasında kullandığını ileri sürmüştür. Rize 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/6 D.İş sayılı dosyasında davacı tarafın talebi üzerine yapılan delil tespit dosyasına sunulan raporda ve ekindeki fotoğraflardan, davalının gerek mağaza girişinde kullandığı “Enver Kaptan – inci” ibaresinin, gerekse ayakkabı emtiaları üzerinde kullandığı “Enver Kaptan İnci” ibaresinin davacının tescilli markalarındaki “inci” ibaresi ile aynı olmadığı gibi, davalının 1964 yılından bu yana sürüp gelen kullanımları da dikkate alındığında, karıştırılma ihtimaline yol açacak şekilde bir yanaşmanın da bulunmadığı, hatta mağazacılık hizmetleri yönünden işyeri girişinde kullandığı “Enver kaptan inci” ibaresinin, davalı adına 35. sınıftaki mağazacılık hizmetlerinde de tescilli olan 2008/18917 sayılı markayla birebir uygun olduğu, bu durumda davacının davalının gerek mağazacılık hizmetlerindeki kullanım, gerekse ayakkabı emtiası üzerindeki kullanımın yukarıdaki esaslar doğrultusunda “önceye dayalı kullanım” istisnası kapsamında kalıp kalmadığı hususu değerlendirilmeksizin, tüm kullanımlar yönünden tecavüzün tespiti, men ve ref ile maddi istemleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve bu nedenle hükmün davalı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.