12. Ceza Dairesi 2015/11883 E. , 2017/1555 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Hakaret, şantaj, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Suç Tarihleri : 18/08/2013-20/08/2013
Hükümler : 1- Hakaret suçundan dolayı TCK’nın 125/1, 43, 62/1, 52, 52/4. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Şantaj suçundan dolayı TCK’nın 107/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 107/1, 62/1, 52, 53/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan dolayı TCK’nın 133/1, 62/1, 53/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
4- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat
Hakaret, şantaj, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ve katılan vekili, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Hakaret suçundan kurulan hükme yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK’nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL’ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanun’un 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL dahil) adli para cezalarının 5320 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla; 25.04.2014 tarihinde doğrudan hükmedilen 1860 TL’den ibaret mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
B) Şantaj, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanığın, aralarındaki arkadaşlık ilişkisini sona erdiren mağdurdan ayrılmak istemeyip, mağdura, kendisiyle tekrar bir araya gelmediği takdirde, şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususları yakınlarına açıklayacağı ve birlikteliklerini gösteren fotoğraflarını yayacağı tehdidiyle şantajda bulunup, mağdura karşı aynı suçu değişik zamanlarda zincirleme şekilde işlediği kabul edildiği halde, sanık hakkında şantaj suçundan kurulan hükümde, TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmaması suretiyle sanığa eksik ceza tayin edilmesi ve gerekçeyle hüküm arasında çelişkiye neden olunması,
2- Sanığın, mağdura ait facebook hesabından ele geçirdiği mağdurun kişisel veri niteliğindeki resimlerini, aynı sitede kendisi tarafından kullanılan hesaplar aracılığıyla mağdurun rızasına aykırı şekilde başkalarının görgüsüne sunması eyleminin TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanığa isnat edilen eylem salt TCK’nın 134/1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilerek, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
3- TCK’nın 133/1. maddesinde, iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesi; aynı Kanun’un 133/2. maddesinde ise en az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesi, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlanmıştır. Söyleşiden farklı olarak, iki kişi arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK’nın 133/1. maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylem aynı Kanun’un 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabilir.
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; sanığın, mağdurla bir araya geldikleri bir evin odasında karşılıklı konuşurlarken, cep telefonunun kamerası ile çekim yaptığı olayda,
Sanığın yakın mesafeden görünür şekilde ve mağdurun rızası dahilinde cep telefonu kamerası ile çekim yaptığını ifade etmesi, dosyada mevcut 03.03.2014 tarihli CD inceleme tutanağında, son olarak sanığın konuşup, kayıt cihazının sanık tarafından kapatıldığının belirtilmesi karşısında,
İddiaya konu CD’nin bir bilirkişiye inceletilip, mağdurun, çekim yapıldığından haberdar olup olmadığı, çekimi fark ettiği izlenimini uyandıracak bir sözü ve davranışının bulunup bulunmadığı, çekim yapan cihaza ısrarla bakıp bakmadığı ve odaklanıp odaklanmadığı, özetle görüntüsünün ve konuşmalarının bilgisi ve rızası dahilinde kaydedilip kaydedilmediği hususlarını denetime olanak verecek şekilde açıklayan rapor düzenlettirilerek, çekimin gizlice yapıldığının tespit edilmesi halinde, mağdurun, sanıkla ve başka bir erkekle olan ilişkisinin varlığını ve boyutunu ortaya çıkaran açıklamalarının özel yaşam alanına ilişkin olduğu gözetilerek, sanık hakkında TCK’nın 134/1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, sanık ile mağdur arasında geçen konuşmaya bir üçüncü kişinin dahil olmaması ve sanığın tarafı olduğu konuşmayı kaydetmesi karşısında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği nazara alınmaksızın, eksik incelemeye ve yasal olmayan gerekçelere dayalı olarak sanığın TCK’nın 133/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi, kanuna aykırı,
4- Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 01.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.