sanık hakkında hakaret suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse dahi hükümle, gerekçeli karar ve kısa karar arasında açık çelişki oluşturulduğu ve bu durumun aynı Kanun’un 289/1-g maddesine göre hukuka kesin aykırılık halini oluşturduğunun gözetilmemesi hukuka aykırıdır.

4. Ceza Dairesi         2021/22911 E.  ,  2021/20637 K.

“İçtihat Metni”

KARAR

Hakaret suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, dair İzmir 39. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/09/2020 tarihli ve 2019/457 esas, 2020/251 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından Kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 23/03/2021 gün ve 2021/532092 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanık hakkında hükmün gerekçe kısmında, “sanığın kabulü sabıkasız oluşu giderilecek maddi zarar bulunmayışı ile bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşması nedeniyle hakkındaki verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde belirtilmesine rağmen, sanık hakkında hakaret suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmediği gibi, bu konuda değerlendirme de yapılmadığı, bu şekilde hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluştuğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
Anayasanın 141/3. maddesinde belirtildiği üzere, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli yazılması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın “hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinde; (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.” hükmüne yer verildiği,
Aynı Kanun’un 289. maddesinin (g) fıkrasında da hükmün 230. madde gereğince gerekçeyi içermemesi, hukuka kesin aykırılık halleri arasında sayılmıştır.

Sanık hakkında hakaret ve tehdit suçlarından kurulan hükmün gerekçe kısmında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmadığı ve hakaret suçundan 75 gün karşılığı 1500 TL adli para cezasına hükmedildiğinin belirtilmesine rağmen; kısa kararda hüküm fıkrasının B-1 bendinde kurulan hakaret suçuna ilişkin hükümde, sanığın cezasında TCK’nın 43/1. maddesi gereğince artırım yapıldığı, TCK’nın 62/1. maddesi gereğince indirim yapılarak 93 gün karşılığı adli para cezasına hükmolunduğu ve verilen 93 gün yerine 75 gün karşılığı adli para cezasının günlüğü 20 TL den paraya çevrildiği belirtilerek 1.860,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle CMK’nın 230. maddesine aykırı şekilde, hükümle, gerekçeli karar ve kısa karar arasında açık çelişki oluşturulduğu ve bu durumun aynı Kanun’un 289/1-g maddesine göre hukuka kesin aykırılık halini oluşturduğunun gözetilmemesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2- Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedenleri açısından, Kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 29/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Share

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: