Somut olayda işyerinde teknik kalite müdürü olarak çalışan davacının amirlerine ve iş arkadaşlarına karşı bilgilendirme ve onay alma yükümlüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle fesihten önce uyarıldığı ve izinli olduğu dönemde diğer bir çalışan olan …’a maillerle ve mesajlarla üstü örtülü tehditlerle baskı yaparak onu kontrol altında tutmaya çalıştığı ve davacının bu davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı sabittir. Buna göre, feshin haklı nedene değil ancak geçerli nedene dayandığının kabulü ile davanın reddi gerekirken Mahkemece yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.

9. Hukuk Dairesi         2019/823 E.  ,  2019/13484 K.

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 30. HUKUK DAİRESİ

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin ret kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
…Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunu kabul ederek davacının işe iadesine karar vermiştir.
…Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili ; davacının davalı işveren bünyesinde 02/02/2012 tarihinde teknik kalite müdürü olarak göreve başladığını, davacıya 22/06/2016 tarihinde savunma istem yazısı tebliğ edildiğini, yazıda davacının 02/02/2012 tarihinden itibaren teknik kalite müdürü olarak görev yapmakta olduğu, teknik kalite müdürü olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen denetimler ve faaliyetler hakkında yöneticilere bilgi verilmediğini, bu konuda defalarca sözlü olarak uyarıldığını, bu konuda yazılı savunması talep edildiğini, hizmet sözleşmesinin devam edip etmeyeceğine karar verileceğinin ihtar edildiğini, davacının vermiş olduğu savunmadan sonra 23/06/2016 tarihinde kendisine ihtar yaptırımı uygulandığını, ihtarda davacının 22/06/2016 tarihinde vermiş olduğu savunmasının yeterli ve uygun görülmediğinin ifade edildiğini, 29/06/2016 tarihinde ise davacıyı savunmaya davete dayanak eylemler için zorunlu yıllık izne çıkarıldığını, davacının 04/07/2016 tarihinden itibaren yıllık izne çıktığını, davacının yıllık izinde olmasına rağmen sorumlu olduğu tüm süreçlere ve davalı işverene bağlılığı nedeni ile özveriyle çalışarak mail ve telefon vasıtası ile tüm süreçleri son derece titiz ve sürekli olarak takip ederek personelini bilgilendirip yönlendirdiğini, davacının zorunlu yıllık izin bitiminde 03/08/2016 tarihinde mesaisini başladığını, kısa bir süre sonra insan kaynaklarına çağrıldığını, savunma istem yazısının kendisine tebliğ edildiğini, söz konusu yazıda yıllık izinli olduğu 22/07/2016 tarihinde mesai arkadaşı Burak Berberoğlu’na göndermiş olduğu maildeki ifadelerden dolayı İş Kanunun 19. maddesi gereğince savunmasının istendiğini, savunma istem yazısını okuyan davacının yazılı savunmasını vermeden önce sözlü olarak yıllık izinde olduğu bir dönemde özverili bir şekilde çalışmasına rağmen mesai arkadaşı ile yapılan bir yazışma için savunma istenmesinin mobbing olduğunu, son aylarda ihtarlar ve zorunlu izne çıkarılma ile istifaya zorlandığını, yıllık izin bitiminde sonra mesaisinin ilk saatlerinde savunmaya davet edilmesinin mobbingin devamı olduğunu ifade ettiğini, davacının savunma istem yazısını aldığı aynı tarihte yine savunmasını verdiğini, davacıya 08/08/2016 tarihinde fesih bildirimi tebligatının tebliğ edildiğini, fesih bildiriminde davacının 22/06/2016 tarihindeki iddialara dayanak olarak Sivil Havacılık Genel müdürlüğü nezdinde güven kaybına sebebiyet verdiğini ve çalışma arkadaşları ile iletişim problemi yaşandığından dolayı İş Kanunun 25/II maddesi gereğince haklı nedenlere dayalı feshedildiğinin ihtar edildiğini, fesih ve fesih öncesi sürecin neticesinde işverenin feshinin haklı ve geçerli nedene dayanmadığını iddia ederek feshin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili ; davacının görev tanımı gereği davalı şirketin uçaklarına ilişkin uçuş güvenliğini birebir etkileyen teknik konularda inceleme ve değerlendirmeler yaparak rapor hazırlamakta olduğunu, bu raporları Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve benzeri resmi kurumlara sunduğunu, davacının görevi gereği edindiği bilgilerin uçuş güvenliği için hayati önemde olması ve resmi kurumlar ile olan ilişkileri birebir etkilemesi sebebiyle davacının resmi kurumlarla yaptığı görüşmeleri, uyarı ve bildirimleri mutlaka Kalite Başkanına bildirmesi ve Başkanın bilgi ve onayı olmadan herhangi bir işlem yapmaması gerektiğini, davacının sözlü uyarılara rağmen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen denetimler ve faaliyetler ile ilgili yöneticisine bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından 20 Haziran 2016 tarihinde davalı şirketten olumsuz kanaatlerini belirtir savunma yazısı talep edildiğini, davalı şirket tarafından ilgili savunma talebine cevaben davalı şirketin resmi kurumlar nezdindeki imaj ve güvenilirliğini korumak amacı ile davacı ile koordinasyonun sorunsuz şekilde sürdürüldüğünün beyan edildiğini, davacının bu durum hakkında bilgi vermemesinin şirketin güvenilirliğine ve itibarına zarar verdiğini, bulgu ve uyarıları bildirmemesi sebebiyle uçuş güvenliğini tehlikeye düşürebileceğinin tespit edildiğini, bu olaylar nedeni ile davacıya olan güvenin önemli ölçüde sarsıldığını, davacının bu davranışının davalı şirketi daha büyük bir maddi ve manevi zarara sebebiyet vermemesi amacı ile davacının iletişim ve koordinasyon kopukluğuna sebebiyet veren davranışlarına ilişkin verimliği arttırılmak istendiğini, bu nedenle davalı şirket tarafından davacıya 04/07/2016 – 03/08/2016 tarihi arasında kullanılmak üzere 21 gün ücretli izin verildiğini, davacının ücretli izinli olduğu dönemde teknik kalite uzmanı Burak Berberoğlu’na saat 11:15 de e posta gönderdiğini, bu e postada “özellikle mi benim söylediklerimi yazmamakta direniyorsun veya sana öyle yapmamanı söyleyen birileri mi var. Her iki durumda da bundan sonraki birlikte çalışma ortamımız tehlikeye girer, sana şimdiden belirtiyorum. Şimdi maile dediğim hususu da ekleyerek yeniden yaz ve bilgiye …. ….adresini de eklemeyi unutma” gibi ifadelerde bulunduğunu, üslup ve davranış olarak iş arkadaşına karşı iş etiğine ve kanuna aykırı tutum ve davranışlar gerçekleştirdiğini, davacının gerek çalışma arkadaşlarına karşı tutum ve davranışları, gerekse resmi kurumlar nezdindeki keyfi davranışları, uçuş güvenliğini, tehlikeye düşürme olasılığı nedeni ile davalı şirketin duyduğu güvenin derinden sarsıldığını ve davacının iş akdinin İş Kanunun 25/II. Maddesi gereğince haklı nedenle derhal feshedildiğini, davacının mobbing iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davacının iş akdinin tamamen kendi davranışları nedeni ile davalı şirketin güveninin sarsılması, iş barışını bozması aksine kendisi tarafından yönetici pozisyonunu kötüye kullanılarak çalışma arkadaşı üzerinde baskı kurmaya çalışması nedeni ile feshedildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, ”… davacının kendisine verilen görevler nedeni ile davacının davalı şirkette teknik konularda inceleme ve değerlendirmeler yaparak rapor hazırladığı, bu raporları Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve benzeri resmi kurumlara ibraz edildiği, davacının görevi gereği resmi kurumlarla yaptığı görüşmeleri, uyarı ve bildirimleri Kalite Başkanına bildirmesi gerektiği, davacının sözlü uyarılara rağmen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen denetimler ve faaliyetler ile ilgili yöneticisine bilgi vermediği, bu nedenle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından davalı şirketten savunma talep edildiği, bunun üzerine davacıdan savunma istendiği ve davacıya ücretli izin verildiği, davacının izinde olduğu sırada teknik kalite uzmanı …’na gönderdiği e mailde yapması gereken işler ile ilgili talepte bulunduğu ve yapılacak işlemlerde kendisine bilgi verilmesini talep ettiği, davacının izinde olduğu esnada davalı şirkette çalışan kişilere e posta aracılığı ile talimat vermesi nedeni ile davacının iş akdinin davalı şirket tarafından feshedilmesinin yapılan eylemin ağırlığı göz önüne alındığında haklı bir neden olmasa da geçerli bir neden olduğu, her ne kadar davacı vekili aynı eylem nedeni ile birden fazla yaptırım uygulanamayacağını belirtmiş ise de davacının iş akdinin feshinin izinde olduğu dönemde çalışanlara göndermiş olduğu “özellikle mi benim söylediklerimi yazmamakta direniyorsun veya sana öyle yapmamanı söyleyen birileri mi var. Her iki durumda da bundan sonraki birlikte çalışma ortamımız tehlikeye girer, sana şimdiden belirtiyorum. Şimdi maile dediğim hususu da ekleyerek yeniden yaz ve bilgiye … adresini de eklemeyi unutma” şeklinde göndermiş olduğu e posta nedeni ile gerçekleştirilmesi, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden istenen savunma yazısı nedeni ile iş akdinin feshedilmemesi nedeni ile birden fazla yaptırım uygulanmasının söz konusu olmadığı kanaatine varılmış ve davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiği …. ” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince özetle; “……..Davacıya 23/06/2016 tarihinde ”Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen denetimler ve faaliyetlere ilişkin yöneticilerinize bilgi vermemeniz sonucunda Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından 20/06/2016 tarihinde şirketimize olumsuz kanaatlerini bildirir savunma yazılı talep edilmiştir. Savunma vermek zorunda kaldık, ayrıca 02/03/2016 tarihinde genel müdür tarafından gönderilmiş olan mailde belirtilen tüm sorumlulukların kalite başkanına devredilmesi talebi doğrultusunda form-4 belgenizin iptali ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne teslimi için bir işlem yapmadığınız tespit edilmiştir.22/06/2016 tarihli yazılı savunmanız yeterli görülmemiştir. Bu tutum ve davranışlarınızı sonlandırmanızı aksi takdirde İş Kanunu 25/ıı md gereğince feshedileceğini ihtar ederiz. ‘denilmek suretiyle ihtar cezası verilmiştir. İhtar cezası sonrası davacının aynı davranışları devam ettirdiği davalı tarafından ispatlanamadığından aynı davranış sebebiyle iki ayrı ceza uygulanamayacağından bu davranışların feshe gerekçe yapılması mümkün değildir. Ancak feshe gerekçe yapılan davacının ” Çalışma arkadaşlarınıza karşı tutum ve davranışları” ilgili olarak davacının 29/06/2016 tarihinde davalı işverenlikçe 21 gün yıllık izne çıkartılması sonrası yerine görevlendirilen … isimli personele gerek mail göndermek suretiyle gerekse Whatsapp’tan yazdığı mesajların içeriği dikkate alındığında işin yürütümüne ilişkin talimatlar olduğu …’nun beyanına göre 5 aylık personel olduğu, davacı mesajlarında hakaret, taciz ve rencide edici söylemler olmadığı gibi, adı geçen kişinin bundan rahatsız olduğuna dair söylem ve şikayetin gündeme gelmediği, bir an için aksi kabul edilse dahi davacının daha önceden bu tür davranış ve söylemlerde bulunduğunun ispatlanamaması ,bu konularda uyarı vb. Şekilde ihtarat yapılmadığı, eylemin ağırlığı dikkate alındığında ayrıca davacı ile iş ilişkisinin sürdürülemez hale geldiğinin de ispatlanamaması karşısında eyleme daha hafif ikaz vb. disiplin cezası verilmesi mümkün iken doğrudan iş akdinin feshine gidilmesi ölçülülük kuralının da ihlali sonucu doğurduğundan geçerli nedenle fesih yapıldığından bahisle davanın reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararında isabet bulunmadığından bu yöne ilişkin davacı vekili istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden 6100 sayılı HMK 353/1-b-2 Md. Gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak Davalı işverenlikte 02/02/2012 ve 08/08/2016 tarihleri arasında teknik kalite müdürü olarak görev yaptığı ve iş akdi haklı veya geçerli neden olmaksızın feshedildiği ” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/II.c.1 maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiştir.
İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu kanıtlayacaktır. Buna göre fesih işlemini yazılı yapmış olması, belli durumlarda işçinin savunmasını istediğini belgelemesi, yazılı fesih işleminin içeriğinde dayandığı fesih sebeplerini somut ve açık olarak göstermiş olması gerekir. İşverenin biçimsel koşulları yerine getirdiği anlaşıldıktan sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunun kanıtlanması aşamasına geçilecektir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması olasılığından kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İspat yükü kendisinde olan işveren, geçerli ve haklı nedende davacının davranışının veya yetersizliğinin işyerinde olumsuzluklara yol açtığını ve iş ilişkisinin çekilmez hal aldığını da ispat etmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının iş akdi 08.08.2016 tarihli fesih bildirimiyle “02.02.2012 tarihinden bu yana Atlasjet Havacılık A.Ş. (Atlasjet) bünyesinde Teknik Kalite Müdürü olarak görev yapmaktasınız. Yöneticilerinizi bilgilendirme yükümlüğünüzü yerine getirmemeniz ve çalışma arkadaşlarınızla yeterli iletişim kurmamanız, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü nezdinde güven kaybına sebebiyet vermiş olup; Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nce şirketimizden savunma alınmasına sebep olunmuştur. Teknik Kalite Müdürü olarak daha vahim sonuçlan da doğurmaya elverişli olduğunu bildiğiniz bu hatanız şirketimizi devlet otoriteleri önünde ayrıca manevi zarara uğratmıştır. Tüm hatırlatma ve uyarılara rağmen, çalışma arkadaşlarınız ile iletişim problemlerinizin devam ettiği, bu hususta çalışma arkadaşlarınız üzerinde baskı kurduğunuz, çalışma arkadaşlarınızı demoralize edici, iş barışını ve motivasyonunu bozucu, iş etiğine, kanuna aykırı ve yetkinizi aşan tutum ve davranışlarınızın devam ettiği tespit edilmiştir. Gerek çalışma arkadaşlarınıza karşı tutum ve davranışlarınız gerekse Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü gibi katı kurallara tabi bir kurum nezdindeki keyfi davranışlarınız nedeniyle müvekkil şirketin tarafınıza duyduğu güven derinden sarsılmış olup, iş ilişkisinin sürdürülmesi imkansız hale gelmiştir. Konuyla ilgili yapmış olduğunuz savunmanızın yetersiz ve kabul edilebilir mahiyette olmadığı tespit edilmiş olup iş akdinizin İş Kanunu’nu madde 25/ II gereğince haklı nedenle 08.08.2016 tarihi itibariyle derhal feshedildiği tarafınıza ihtar olunur.” denilerek feshedilmiştir.
Yargılama sırasında dinlenen davalı tanıklarından … beyanında “……..Davacı koordinasyon ve bilgi verme konusunda sıkıntılar yaşıyordu. Defalarca üst yönetim tarafından kendisi uyarıldı. Davacı bana bağlı çalışıyordu. Davacı olayların bir büyük oranında bana bilgi vermiyordu. O nedenle bizim işlerimiz uçağın denetiminden sorumlu kritik bir iş yaptığımız , ciddi bir iştir. Bizim yaptığımız iş hava yolu şirketinin her açıdan denetlenmesidir. Operasyon, eğitim ve denetim işlerin yaparız. Davacı koordinasyonda aksamalar yaşatıp bilgi vermediği zanan bazı aksaklıklar meydana geldi. Teknik kaliteden bana bilgi akmadığı zaman işlerin takibini yapamıyoruz. Dolayısı ile uçuş emniyetinde aksamalar oluşuyor. Bu da en temel çalışma prensiplerinden birisidir. Davacının insanlara olan tavır ve davranışları da ek olarak olumsuzluk göstermektedir. Sivil havacılık genel müdürlüğünden bir savunma talep edildi. Bu savunma , süregelen sürekli olaylarda bize bilgi aktarmadığından bunlar birike birike artık yazılı halde döküldü. Ondan önce söz olarak kendisini defalarca uyarmıştık. Sivil havacılık genel müdürlüğü son aşamada yazıya dökerek savunma istedi. Onun üzerine kendilerine koordinasyonu sağlamaya çalışacağımız yönünde bilgi verdik. Davacı da herhangi ibir gelişme olmayınca, önce kendisinden savunma istendi. Bir kaz defa istendi diye biliyorum tam detay bilmiyorum. Sonra üst yönetim kararı ile düzelme olmayacağı düşüncesi ile iş akdi feshedildi……” dediği, diğer …’nun ise “………Davacı ben işe girdiğimde teknik kalite müdürü idi. Davacının iş akdinin feshedilmesi hakkında çok bir bilgim yoktur. Ben işe girdiğimde davacı kendisini bilgisi olmadığından işi başladığımı düşünerek bana karşı farklı davranıyordu. Bana kendini ona kanıtlamam gerektiğini bana olumlu bakmadığını söylüyordu. Kendisi ile birebir ileşitime geçmememi söylüyordu. Benim yerine geldiğim, askere gidecek bir mühendisin yerine gelmiştim. Bana bir derdin olursa ona söylersin o bana söyler diyordu. Davacı izinde olduğu zaman vekaleten görevlerini ben yürütüyordum. Bana şunu böyle yapacaksın ,bunu böyle yapacaksın benim ilettiğim sınırlarda işlerini yürütmen gerekir diye talimat veriyordu. Bu şekilde zorlamalar oluyordu. Davacı bana sürekli ya sen gideceksin buradan ya ben gideceğim bu şekilde gitmiyor artık seninle uğraşmaktan sıkıldım diyordu. Davacı izinde iken bana whatsapp ve mail yolu ile sürekli olarak beni zorluyordu. Bana whatapp tan mesajlar gönderdi. Mesajların içeriği , dediğim sınırlar içerisinde görevini yerine getir. Yoksa bundan sonra benimle çalışacaksın davranışlarına dikkat etmek durumundasın gibi ifadeler kullanıyordu. Bu mesajlardan sonra davacı 01-03 ağustos arası tekrar gelmişti. Sonra işten ayrıldığını duydum. Davacı sürekli olarak ilerde beraber çalışacağımız söylediğinden bende kendimi korumak için kendisinden özür diledim. Davacının kendisi sürekli bana telefon ile arayıp , yapacağım tüm işi kendisine sormamı söylüyordu. Atacağım her maile kendisini eklememi , kendisine danışmam gerektiğini söylüyordu çünkü yaptığım her davranışın teknik kalite adına yapıldığını söylüyordu. Kendisi de teknik kalite müdürü olduğundan sürekli kendisi haberdar olmak istiyordu. Attığım her mail, şirket mailinden iletiliyordu ancak davacı özel olarak kendisinin bilgilendirilmesini istiyordu. Bilgi almak amaçlı mail atıyordum yapacağım bir yanlışın ilerde aleyhime kullanacağından çekindiğim için mail gönderiyordum. Mail içerisinde geçen konuşmalar beni rencide etti. O gün içerisinde beni en az on beş kez telefon ile aradı. Bu maili istediğim şekilde atacaksın diye belirtti………” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir.
Dosyaya sunulan mail ve Whatsapp yazışmalarında davacının … isimli çalışana gönderdiği mesajlarda “özellikle mi benim söylediklerimi yazmamakta direniyorsun veya sana öyle yapmamanı söyleyen birileri mi var. Her iki durumda da bundan sonraki birlikte çalışma ortamımız tehlikeye girer, sana şimdiden belirtiyorum. Şimdi maile dediğim hususu da ekleyerek yeniden yaz ve bilgiye … adresini de eklemeyi unutma” ve “kim olursa olsun o kişi veya kişilere bizim departmanımızın iç işleyişimizle ilgili karşılıklı konuştuğumuz konuları sakın paylaşma, bu bilgiler daha sonra ikimizin de aleyhine kullanılabilir dikkatli ol” yazdığı ve diğer bir yazışmada da “unutma sen teknik kalite müdürlüğü personelinin yakında döndüğümde benimle çalışacaksın, sadece günlük olayları değil tüm ekstra ve anlık gelişmeleri bana bildir…..” yazdığı görülmektedir.
Somut olayda işyerinde teknik kalite müdürü olarak çalışan davacının amirlerine ve iş arkadaşlarına karşı bilgilendirme ve onay alma yükümlüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle fesihten önce uyarıldığı ve izinli olduğu dönemde diğer bir çalışan olan …’a maillerle ve mesajlarla üstü örtülü tehditlerle baskı yaparak onu kontrol altında tutmaya çalıştığı ve davacının bu davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı sabittir. Buna göre, feshin haklı nedene değil ancak geçerli nedene dayandığının kabulü ile davanın reddi gerekirken Mahkemece yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
H) HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İlk Derece Mahkemesinin kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi’nin temyiz edilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 44,40 TL karar-ilam harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 15,20 TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 76,20 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan avansların talep halinde ilgilisine iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, kesin olarak 17/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Share

Bir yorum ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: