Tanıklıktan çekinme için yasal bir sebebin varlığı gerekir. Davalı üç tanık bildirmesine rağmen gelen tanığın tanıklık çekinme sebebinin varlığı araştırılmaksızın tanıklıktan çekinmesi nedeniyle dinlenmemesi, ayrıca davalının savunması ile ilgili yeter derecede bilgi edinildiği belirlenmeden diğer tanıkların ve özellikle davetiye çıkarılmayan tanığın dinlenmemesi anılan usul hükümlerine aykırıdır.

9. Hukuk Dairesi         2014/16343 E.  ,  2015/29653 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 15/03/2006-31/07/2012 tarihleri arasında aylık net 1.500 TL ücretle çalıştığını, ücretlerinin zamanında ve düzenli olarak ödenmemesi gerekçesiyle iş sözleşmesini davacının haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma ve genel tatil ücret alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının mazeretsiz devamsızlık yaptığını, işe davet edilmesine rağmen dönmemesi üzerine iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, yeterli görülen ayrıntılı bilirkişi raporunda davacının alabileceği işçilik haklarının gösterildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin gerekçeli kararında dava dilekçesi kısaca özetlenmiş, davalının savunmalarının ne olduğu yazılmadan, soyut biçimde “ Davalı davanın reddini istemiştir” şeklinde bir açıklama yapılmış, gerekçe bilirkişi raporuna dayandırılmıştır. Hukuki nitelendirme ve gerekçelendirme hakime aittir. Somut uyuşmazlıkta davacının iddiası, davalının savunması üzerinde durulmamış, maddi olay saptanmamış, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açıklanmamış, kısaca karar gerekçesiz yazılmıştır. Bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermez. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlalidir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmış ve üç tane tanık bildirmiştir. Mahkemece bu tanıklardan ikisine dinlenilmesi için davetiye çıkarılmıştır. Tanıklardan duruşmaya gelen davalı tanığı tanıklıktan çekinmiş, mahkemece çekindiği için bu tanık dinlenilmemiş, diğer tanık ise ihzara rağmen bulunamamıştır. Davalı vekili tanığın adresini araştırmak için süre istemiş ve çekinen tanığın da dinlenmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 241. maddesi gereğince gösterilen tanıkların bir kısmıyla yetinilebilmesi için ispat edilmek istenen hususlar hakkında yeter derecede bilgi edinilmesi gerekir. Keza aynı Kanunun 247. maddesi gereğince tanıklıktan çekinme için yasal bir sebebin varlığı gerekir. Davalı üç tanık bildirmesine rağmen gelen tanığın tanıklık çekinme sebebinin varlığı araştırılmaksızın tanıklıktan çekinmesi nedeniyle dinlenmemesi, ayrıca davalının savunması ile ilgili yeter derecede bilgi edinildiği belirlenmeden diğer tanıkların ve özellikle davetiye çıkarılmayan tanığın dinlenmemesi anılan usul hükümlerine aykırıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Share

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: